Bir
kırık misket gibi elimizden alınan
Meğer
zümrüdü anka imiş!
İlk
kaybettiğimizin çocukluk olmasından belli.
Değilse
beyaz
düşlerimizi kara önlüklere soktuklarında,
Ya
da
en
çok kirlenenin
beyaz
olduğu
yalanı
kulaklarımıza
üflendiğinde
şüphe
şimşek olup çakmalıydı
çatısını
da yitiren soluk
ve
kof
alınlarımızda.
Kırık
kanatlarımız, ufalanmış düşlerimiz!
Ederi
midir bu doyumsuz değirmenin?
Damla
damla vicdan
dökülürken
kar çöllerine
içimizden
sızan masumiyet
günaha
alıştırılırken izbelerde
ses
çıkarmak bile müebbetlik bir ceza
ise
kıyamet
gelmiştir
neredeyse.
No comments:
Post a Comment