Feb 18, 2015

Adalet ve Kıyamet

Bir kırık misket gibi elimizden alınan
Meğer zümrüdü anka imiş!
İlk kaybettiğimizin çocukluk olmasından belli.

Değilse 
beyaz düşlerimizi kara önlüklere soktuklarında, 
Ya da 
en çok kirlenenin 
beyaz olduğu
yalanı 
kulaklarımıza üflendiğinde
şüphe şimşek olup çakmalıydı 
çatısını da yitiren soluk 
ve kof
alınlarımızda. 

Kırık kanatlarımız, ufalanmış düşlerimiz!
Ederi midir bu doyumsuz değirmenin?

Damla damla vicdan 
dökülürken kar çöllerine
içimizden sızan masumiyet 
günaha alıştırılırken izbelerde
ses çıkarmak bile müebbetlik bir ceza
ise
kıyamet gelmiştir 

neredeyse. 

Yüz haritası

Yaşadıkları yansır insanın yüzüne. Her günah bir çizgi olur zamanla.

Değişen çok bir şey yok gibi görünse de yüzünde, bulaştığın her kötülük, ses çıkarmadığın her zulüm silinmez bir kir olur ve yapışır yüzüne.

Yitirdiğin, masumiyetin çok ötesinde bir şeydir aslında. Kazandığın her çiziğe tecrübe diyerek teskin etmeye çalışanlar, kirlenmişlikleri senden daha çok olanlardır, unutma.

Bakışların profesyonelleşir zamanla. Hayat yaşayıcısı oldukça gözlerin daha bir samimiyetsiz ve kirli bakar etrafa. Beklentisiz tek bir bakışın, sonuçsuz olacağını tahmin ettiğin tek bir adımın yoktur bundan böyle. Gözlerindeki sahtelik arttıkça, daha hızlı çevirmelisin pedalı artık. O masum ve ikirciksiz bakışları yeniden kazanabilmek için değil elbet, sadece kirlenmişliğinden fışkıracak pisliğin etrafa yayılmasını geciktirebilmek için.

Kurtulmak için içten içe öyle bir yalvarış vardır ki aslında bakışlarında, bu sessiz çığlık, bu harlı yangın kurtulabileceğin zehabına bile kaptırır seni kimi zaman. Ama çabuk anlar gözlerin düştüğün bu girdaba kurtulamamacasına mahkum olduğunu. En çabuk gözlerin toparlar kendini ve en çabuk onlar alır üzerine düşeni. En çok onlar farkındadır içine battığın gösterişli batağın. Çırpınmaması bundandır, bilir zira çırpınmanın yersizliğini ve dahası akıbetini daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramayacağını.

Bu hayata geldiysen kirleneceksin. Bilinmez olana merakın açtı başına bu dertleri unutma. Kibrindi tek yoldaşın. Samimiyetini kaybederek geldin bu yozluk çölüne. Ve her an daha da kaybetmektesin samimiyetini. Elindekinin ne olduğunu anlamanın ancak kaybettikten sonra olması hep bu yüzden. Yaptığının felakete yol açacağını söylediklerinde bile denemeden buna inanmaman hep bu yüzden.

Hayat dediğin cinnete tahammülün daha güzel şeylerin gelip seni bulacağı zehabından. Unutma, çer çöpe zümrüdü ankayı değiştirenin önüne çıkabilecek daha güzeli hiç olmayacak. Unutma, sana unutmaktan başka çare yok. Kendini kaybetmeden bulamayacaksın. Bulduğun da kendin olmayacak neticede. Ancak, kendiliğini yitirendir umudun kıvılcımlarını görecek olan. Bu oyun sahnesi dağıldığında maskesine aşık olanların dramına düşmemektir belki de en büyük mükafat!